Gözü Yükseklerde Sümela Manastırı Gezi Rehberi

Konsept olarak geçiş yaylası oluşmuşsa elbette bir sebebi var. O zaman biz de yaylalardan Girit’e geçmek için bir geçiş bölgesi oluşturmayalım mı? Bu soru tabi ki tamamen farazi sorulmuş durumda yoksa biz çoktan karar verip eylemi ifa ettik.

Temmuz ayı için uygun gördüğümüz iki tatil aktivitesinin ilki yayla gezimizin şartları oluşurken kendine iki günü uygun gördüğünden bizim dönüş için seçtiğimiz üçüncü gün aktivitesine bireysel çabalarla bir aksiyon ekleme ihtiyacı haiz oldu.

Dönüş uçağımız aynı geliş uçağımız gibi Trabzon kalkışlı olacağı ve konaklamaya karar verdiğimiz otel de bu bölgeden katılım sağladığı için son gün aktivitemizi burada yapmaya karar verdik. Sonra duyduk ki Sümela Manastırı tüm benliği ile olmasa da pek yakında fragmanıyla bizi kucaklamaya hazırmış. Biz de o zaman hayde dedik 🙂

Burası bahsettiğim tırmanma yolu değil normal giriş

Sümela Manastırı 2015’ten beri restorasyon sebebiyle ziyarete kapalı imiş. Beklenen proje teslim tarihi Hristiyan Orthodoks’ların Miraç Kandili muadili 2018’in 15 Ağustosuymuş ….. evet hedef biraz şaşmış, artık tüm hedefler 2023 … bakalım ya nasip 🙂

Restorasyon halen devam etse de yukarıda dediğim gibi şu sıralar olduğu kadar versiyonu ile Sümela Manastırı sevenlerini kucaklıyor. Sevilmiycek gibi de değil kerata, dağın tepesine nasıl oyulduğuna mı hayret edersiniz, doğası ne kadar muhteşem olsa da bulunduğu coğrafyaya adeta meydan okurcasına tüm haşmetiyle dikilmesine mi saygı duyarsınız?

Ben gitmeden önce gezilen kısmının çok küçük olduğunu bir şekilde öğrenmiştim, küçükten kasıt bir tünelden geçip Aziz Sümela Manastırının arka bölümüne bir tepeden bakıyorsunuz. Bu bakış için kültür bakanlığınca biçilmiş bedel 10 TL. Sanırım bazı ziyaretçilerin içi bu fiyat / performans ilişkisini almıyor, biz gittiğimizde de isyanını haykıran birileri vardı. Benim fikrim kültürel mirasa sahip çıkılması gerektiği ve 10 TL’nin bir faydası olacaksa artık onun da lafının edilmemesi şeklinde … ayıp yani 10 lira!

Yalnız isyankar kişinin cezasının infazına karar verirken manastıra minibüs ile tepeden değil, elinden bir bilen tutmadan Altındere mesire alanından salınmış olmasını ceza indirim unsuru olarak görebiliriz. O etmiş siz etmeyin a dostlar 🙂 O yol çıkılacak yol değil!

Bu durumda ben azdan ulaşım konusuna bağlayabilirim. Biz Trabzon’da havaalanının karşısında bir otelde kaldık. Otelin işletmecisi Saim Abi sağ olsun bizi kendi aracıyla Maçka minibüslerinin kalktığı en yakın yere bıraktı. Normal şartlarda otelin önünden bir minibüse binip bizi Saim Abinin bıraktığı yere ya da Trabzon merkeze gidecektik. Merkez ile Maçka yolu (çember) dönüşü aynı yerler değil. Burada turist olduğumuz için bahtımıza çıkan en yakın nokta şeklinde akışta kalıyoruz 🙂 Buradan minibüsler de var, belediye otobüsleri de. Belediye otobüsleri duraktaki tarifenin iddiasına göre yarım saatte bir gidiyor. Minibüs sıklığını bilmiyorum biz 15 dk kadar bekledik, geldi. Bir de biz bu eyleme niyetlendiğimizde 15 Temmuz olduğu için ve otobüsler ücretsiz olduğundan otobüs bileti almaya yeltenmedik. Yani Trabzonda otobüs bileti edinmek isimli bir çalışmam da mevcut değil. Minibüse dönecek olursam 5 TL karşılında bizi Maçka’ya atıyor.

Seyahat grubu içerisinde yerel kimselerle çok iyi kaynaşma yeteneğine haiz birinin bulunması bir bonus. Bizde de Sevinç sağ olsun bu misyonu mükemmel bir şekilde yerine getiren kimse idi. 7 iklim 4 bucaktan her çeşit insanla süper iletişim kuruyor …. onun sayesinde minibüs şoförümüz aslında Trabzon merkezden kalkan bir Sümela minibüsünde biz ve bize ek minibüste bulunan iki kişiye Maçka’dan teslim alınıp Trabzon merkeze bırakmalı bir ulaşım ayarladı. Bu durumda Trabzon merkezden Sümela’ya bu tip minibüsler var izlenimini edinmiş oluyorum. Siz de yerel kimselere soracaksanız böyle bir sorgu yapabilirsiniz 🙂 Maçka’dan alınıp, 2.5 saat Sümela’da gezinip Trabzon merkeze bırakılmanın bedeli kişi başı 25 TL idi. Biz dönüşte merkeze gitmedik, yine aynı yerden sağ olsun Saim Abi geldi bizi aldı.

Yukarılarda bir yerlerde dedimdi manastıra sakın aşağıdan ben yürüyerek çıkarım kafasına girmeyin. Yani trekkingçi ya da keçi ruhlu iseniz ben engel teşkil etmeyim ama değilseniz bana çok dua edersiniz. Biz o yolu inerken test ettik, inmesi bile pek sempatik değildi ama doğanın içinde olmak bir mutluluk sebebi.

Ben Doğu Karadeniz coğrafyasına yeni giriş yaptığım için her hangi bir kıyaslama teşebbüsüne girmiyorum ama Sümela Manastırı yüksek bir rakımda. Etrafta yine yeşilin bin bir tonu var. Bir de burada da hava ilk ergen dönemlerimizde ki ruh halimiz gibi değişken.

Biz yayla gezisine ek yaptığımız için zaten alt yapı olarak trekking pantolonları ve doğa yürüyüş ayakkabısı ile gelmiştik, kırmızı yağmurluğumuz da benliğimizin ayrılmaz bir parçası olmuş idi 🙂 Manastırın orada birden yağmur bastırırsa etrafta ki büfe / marketler poşet yağmurluk satıyor ama benim çıkmayın dediğim yoldan inmeyi düşünürseniz alt yapı malzemeleri gününüzü kolaylaştırır.

Bir de yine aynı yol için gözünüzü de korkutmayım, inmesinde bir sorun yok, biz yağmur yağarken indik, taş, toprak ve bol yapraklı olmasına rağmen kaymadan indik.

Sümela Manastırının en çok pazarlanmış imajı, dağa oyulmuş haşmetli binalar aslında en son eklenen parçaları imiş. Bu görüntüyü almak için en güzel fotoğraf noktası Aya Varvara Kilisesinin bahçesi. Bu kilise minibüslerden indikten sonra giriş yolu üzerinde daha manastıra varmadan sağ tarafta. Kilisenin içerisinde Sümela Manastırı hakkında bilgi veren bir kısa film de var. Bence onu da izleyin.

Filmin ana fikrinden bahsedecek olursam iki rahip rüyalarında bir Hz. Meryem ikonası görmüşler. Onu bulmak için biri Atina’dan diğerini tam hatırlamıyorum şimdi yalan olmasın bulunduğu yerden yola çıkmış. Rüyalarında gördükleri yerde mezkur ikonayı bulup bir mağara-kilise bina etmişler. Yıllar içerisinde ihtiyaçlar çerçevesinde ek yapılar bina edilmiş. Bir de bu ibadethanenin her dönem bir imtiyazı olmuş. Yani Osmanlı Döneminde de padişahlar koruma / geliştirme çalışmalarını desteklemiş. 20. y.y. ın başında savaş zamanında değerli eşyaların bir kısmı gömülerek bir kısmı başka kiliselere emanet edilerek manastır terk edilmiş, Cumhuriyet döneminde bu eşyalar Yunanistan’a iade edilmiş.

Elbette bu konu üzerine biraz daha çalışmak lazım ama bu yoğunlaşma için kendime kısmetse manastırın tamamının ziyarete açıldığı zamanı gerçekleşecek ikinci ziyareti uygun gördüm 🙂

P.S. 1 Restorasyonun uzun sürmesinin sebebi dağdan düşen taşlardan korunmak için güvenli alan oluşturma ihtiyacı imiş. Bu işlem de uzun sürüyormuş.

P.S. 2 Yukarıda en güzel fotoğraf noktası dediğim yerden bile net görüntü almak istiyorsanız akıllı telefon harici bir kamera ile resim çekmenizde fayda var.

P.S. 3 Zirvede bırakmak isterseniz manastır alanında W.C.’ler ücretli. Buna da bazı insanlar takılmışlar ama takmak için seçtikleri meblağ 1 TL. Bence dağın başında hizmetin bir bedeli olmalı 🙂

P.S. 4 Sonradan aymış blogger kafası 🙂 yazılarımı beğenirseniz aşağıdaki beğen butonunu tıklamanızın bana gerçekten faidesi varmış. İşlem kolay değil biliyorum biraz çaba gerektiriyor. Ama yaparsanız sevinirim 🙂

Final P.S. Aile erkanım bu işlemi elbet sizin için ben halledicem … o iş bende!

2 Comments Kendi yorumunu ekle

  1. saphilopes dedi ki:

    Hem beğendim hem de haydeeeee dedim. Ahh of of of😂 lisede az mı kaçıp gittim oralara. 🙂

    Liked by 1 kişi

    1. basakebcim dedi ki:

      Lisede kaçıp gitmek için sofistike bi ortam takdir ettim biz işte sinema filan arada basket maçı 😂

      Beğen

saphilopes için bir cevap yazın Cevabı iptal et